Andersen Masalları; Küçük İda, “Peki, ya en güzel çiçekler nerede dans ederler?” diye sordu. “Kralın yaz aylarını geçirdiği o büyük şatonun yakınında kentin giriş kapısı var ya, sen o kapıdan sık sık dışarıya çıkmışsındır. Şatonun o çiçek dolu güzel bahçesini de elbette bilirsin. Küçük bir torbanın içinde götürdüğün ekmek ufaklarını yemek için yüzerek yanına kadar gelen kuğuları da anımsıyorsun, değil mi? İnan bana, işte orada görkemli balolar verilir!” Danimarkalı ünlü masalcı Andersen’in hayatı aynı bir masal, bir şiir gibiydi. Yoksul bir ailenin çocuğu olarak doğan Andersen yetenekleri sayesinde genç yaşta keşfedildi. Zorlu bir eğitim süreci ve pek çok engeli aşıp daha hayattayken ünlü yazarlar arasında yerini aldı. 50 masalın, eğlenceli resimlerle süslendiği Andersen Masalları, aynı zamanda dilimize Dancadan yapılan ilk çeviridir. |
||
|
||
Çevirmen | : | Murat Alpar |
|
||
Orijinal Adı | : | Andersen Eventyr |
|
||
Yılı | : | 2006 |
|
||
ISBN | : | 9789944882866 |
|
||
Genişlik | : | 13 |
|
||
Yükseklik | : | 19,5 |
|
||
Sayfa Sayısı | : | 280 |
DEDEMİN DENİZALTISI H.L. SARIYÜCE
İzmirli bir çocuk, emekli dedesiyle küçük bir denizaltı yaparlar. Denizaltı alemini tanımak için suya dalarlar. Eşsiz güzellikler içinde, şaşırtıcı balıklar arasında çok heyecanlı geçen bir gezi dönüşü tarihi eser kaçakçılarının deniz altına gizledikleri antika eserleri fark ederler ve polise haber verirler. Bu kez kaçakçılar dede ile torunun peşine düşerler…
Arka Kapak Yazısı
Günümüz çocuk edebiyatı yazarlarından Hasan Larif SARIYÜCE'nin önemli bir çocuk kitabı Dedemin Denizaltısı. Nadir Usta kitabın çocuk kahramanı olan Burak'ın dedesi. Sanayide tamirci olan Nadir Usta birgün eve bir zarf getirir ve torununa sürpriz yapar. Zarfın içinde gemi (denizaltı) planı bulunmaktadır. Burak heyecanlanır ve dedesi ile zarfın içinden çıkan planların doğrultusunda gemiyi inşa etmeye başlarlar.
Yazar, Nadir Usta ve torunu Burak'ın kitapta konumlandıkları alanın karşısına çocuğun babaannesini koyar, babaanne dede ve torununun bu çalışmasını eleştiren ve geminin yapılmasını istemeyen bir karakter olarak karşımıza çıkar. Babaannenin konuşma biçimi, davranışları ve konumu geleneğimizde olan babaanne tipleri ile örtüşmektedir.
KEL GÜVERCİNCİ / Samet BEHRENGİ
Masal deyince veya masal anlatımı deyince akla İranlı yazar Samet Behrengi gelir. Güney Azerbaycan'da doğan yazar Azeri masallarından çok etkiler ve onları derler. Bu çalışması onu ön plana çıkarır.
Elimdeki kitap Kırmızı Kedi yayınları 2013 baskılı. Kitabın kapak resmi başka yayınevleri tarafından basılan kitap kapaklarından daha özgün bir çalışma olmuş. Dış ve iç resimler çocuk kitaplarında karşımıza çıkan Serap Deliorman'a ait bu güzel resimlerinden dolayı çizerimize teşekkür ederiz. Kel Güvercinci kitabı Türkçeye çevrilirken özenli davranılmış ve kitabın çocuk edebiyatı ürünü olduğu göz ardı edilmemiş. Çevirmen İlknur Özdemir'e teşekkür ederiz. Gelelim kitabın arka kapak yazısına:
Bir zamanlar uzak bir ülkede annesiyle birlikte küçük bir evde oturan bir delikanlı yaşarmış. Bu delikanlının on-onbeş tane güvercini varmış, onları eğitir,çeşit çeşit numaralar öğretirmiş; b ir de keçisi varmış. Delikanlının başında hiç saç olmadığı için herkes ona Kel Güvercinci dermiş. Anneyle oğul çok yoksullarmış; kulübelerinin tam karşısındaysa kralın görkemli sarayı yükseliyormuş; delikanlı ne zaman güvercinlerini eğitse, kralın güzeller güzeli kızı da nedimeleriyle birlikte sarayın balkonuna çıkar, onları seyredermiş. Delikanlı da kızı çok beğenirmiş ama bir kralın kızını yoksul bir güvercinciye vermeyeceğini bildiğinden hiç umut beslemezmiş.
Arka Kapak Yazası
Kel Güvercinci, bizim anlatılarımızda Keloğlan'ın Azeri karşılığıdır. Masal kahramanı Kel Kafa, her sabah tepelere gider ot keser, onları demet yapar ve bu demetleri evine götürürmüş. Otların bir kısmını keçilerine verir bir kısmını kışın satmak için dama yerleştirirmiş. Tabi Kel Kafa'nın uğraşları bunlarlada sınırlı değilmiş, Kel Kafa iyi bir güvercin eğiticisiymiş ve on-on beş tane güvercini varmış….Kel Kafa kendi halinde yaşayıp giderken evinin karşısında kralın (çevirmen burada padişah sözcüğünü tercih etmeliydi. Kral sözcüğü doğu kültürü metinlerinde sırıtan bir sözcük olmuş) kızı Kel Güvercinci'ye aşık olmuş.
Kel Güvercinci'nin yoksul evi ile varlığı ve gücü simgeleyen kralın sarayını yazar karşı karşıya getirerek. zengin-yoksul ikilemi kurmuş, bunu kurarken zenginliği ve gücü elinin tersiyle masumuyeti simgeleyen kralın kızı yazara göre sınıflar arası geçişliği ifade etmektedir.
Padişahın kızı kaç defa Kel Güvercinci ile konuşmak istese karşılık görmez. Yazara göre neden karşılık görmez kitaptan anladığıız kadarı ile Kel Güvercinci kendisini kızla eşit görmemekte ve padişahın kızını kendisine vermeyeceğini düşünmektedir. Yazar bu unsurlarla acımasız bir toplumsal yapıya işaret etmektedir. Bu unsur masalın özgün metninde de olabilir. her iki ihtimaldede bize şunu göstermektedir. Masallar alttan alta toplumsal bozukluklara, aksaklıklara baş kaldırı niteliği taşımaktadır. Çünkü hayata negatif başlayan kahramanlar eninde sonunda galip gelir veya iyiler kötüleri yener. Masalların bu özelliği onları eşsiz metinler haline getirmektedir. Tabi birde çocukların hayal gücünü çalıştırmaktadırlar.
PAPKİN GİZEMLİ ŞATO / İDİL ÜNLÜ
İyiliksever, şakaçı, zeki, iyi kalpli, cesur Papkin bir yetimhanede kalıyor. Günlerden bir gün yetimhaneden alınarak bir şatoya götürülüyor. Şato sahibinin oğlu Paşa'yla kahramanımız arasında çok güzel bir dostluk kuruluyor. Fakat şatoda çalışan kahya ile mürebbiye kötü planlar peşinde! Acaba iki sıkı dost, bu planları bozmayı başarabilecek mi?
Arka Kapak Yazısı
Öğrencilerime ne tür kitaplar okutabilirim diye birkaç yıl önce araştırmaya giriştiğim zamanlarda karşılaştım İDİL ÜNLÜ'nün PAPKİN serisi ile. Birkaç farklı gruba farklı yıllarda okuttum. Zamanla kitap bende yer etti. Ve kahramanmaş İl Geneli Yaptığımız kitap okuma yarışmasında kendine yer bulan bir kitap oldu Gizemli Şato. Hafızamdaki izlekte yarışmayla birlikte yaklaşık 2000 öğrenci okumuş kitabı.
Öğrencilerimde ilk gözlemlediğim davranış, kitabın çok beğenilmesiydi.
ÇOCUK ve KİTAP 2 / SİZİN DEĞİL ÇOCUĞUN BEĞENİSİ ÖNEMLİ
Öğretmenlik mesleğimde en çok karşılaştığım sorunlardan biride. Velilerin kitap beğenmemesi sorunu ya da bilgiç bir şekilde "Hocam kitap okurken bir şeylerde almalı çocuk" cümlelerini çok duyarım. Nedense kitap denince herkes bu ülkede uzman kesilir. Eline kitap almamış. Hiç çocuğuna örnek olmamış ebeveynler kitap üzerine değerlendirmelerde bulunur. Ve kendi dünya görüşü ve beğenisi olan kitapları çocuğuna dayatır. Hatta "Hocam ev kitap dolu okumuyor ki" doğru mutlaka ev kitap doludur. Ama kitap alırken çocuğu tanıyarak mı alındı? Ve çocuğun ruhi/psikolojik/zihin tahlili yapılıp durumu tespit edildi mi? Cevap : Tabi ki hayır.
Okumaya devam et “ÇOCUK ve KİTAP 2 / SİZİN DEĞİL ÇOCUĞUN BEĞENİSİ ÖNEMLİ”
GÜMÜŞ KANAT / CAHİT UÇUK
Minicik yüreklerin, sevgiye ve umuda en çok ihtiyaç duydukları zamanda ortaya çıkar Gümüş Kanat. O, kaybolmayan ümitlerin, hayallerin, ideallerin, günden güne çoğalan sevginin sembolüdür. Küçük yaşta hayatın acı yüzüyle tanışan Kemal; bütün zorlukları sevgi, gayret ve dostluğun en çok da Gümüş Kanat'ın yardımıyla aşar. Onun ardında kara günlerden mavi hayalleri yükselir. Acıları biter güzelliklere kavuşur.
Yazarın akıcı, sade ve sevgi dolu kaleminden Gümüş Kanat'ı tanımaya ne dersiniz?..
Arka Kapak Yazısı
Çocukluk yıllarımda Cahit Uçuk'un kitaplarını görmüşsemde fark edememişim. Çocukluğumda okuyamadım/okumadığım bir kitabı Gümüş Kanat. İlk defa, öğrencilerime ne okutayım diye araştırma yaparken karşılaştığım kitaplardan biri.
Bir ailenin maddi olarak dramatik çöküşü üzerine kurgulanmış, Kemal ise o ailede mutlu bir çocuk idi. Mutlu bir çocuktu diyorum çünkü babası elini matbaa makinasına kaptırır, çalışamaz olur Kemal'in mutluluğu değişen şartlar sonucunda biter. Annesi çalışmaya başlar. Bu mutluğu yazar ilk bölüme adını vererek gösterir "Güzel Günler" arkasından "Alın Yazısı" bölümünde değişen şartları ortaya koyar. Babanın eli ezilmiştir ve evin reisi olan adam "Celil" artık yardıma muhtaç biridir ve kendisini değersiz hisseder. Anne evin işlerinin yanında bir işe girer (Günümüzde böyle fedakar kadınlar azaldı sanırım sadece kadınlar değil evine düşkün evine sahip çıkan erkeklerde azaldı sanırım)
Kitaba ismini veren Gümüş Kanat'lı Kuş babasının kurtardığı ve iyi olana kadar Kemal'in baktığı kuş çöken bir çocuğun psikolojik travmasına iyi gelir, Kemal'le kuş konuşur.
SERÇEKUŞ /CAHİT ZARİFOĞLU
Çocuk edebiyatı deyince muhafazakar kesimin aklına ilk gelen isimlerden biridir Cahit Zarifoğlu. Zarifoğlu'nu çocuk edebiyatında öne çıkaran şey, sanatının zirvesindeyken çocuk kitabı yazmış olmasıdır. Birçok nitelikli yazar ve birçok nitelikli! yazar olduğunu düşünen kimseler çocuk kitabı yazmayı Türkiye'de küçümsemişlerdir. Peyami Safa'yı bir kenara bırakırsak Zarifoğlu inancı gereği, şairliğinin yanında çocuğu öncelemiş ve çocuklar için kitap yazmıştır. Bu çaba yazarın bir "mesele"si olduğunu göstermektedir. Zarifoğlu'nun meselesi savunduğu, inandığı düşünce ve dünya görüşünün tekrar yeni nesiller (çocuklar) üzerinde ortaya çıkacağı beklentisidir.
ÇOCUĞUM NEDEN KİTAP OKUMUYOR? 1
"Çocuğum neden kitap okumuyor?" sorusundan önce sanırım şu soruyu sormamız gerekiyor. "Çocuğum neden kitap okusun ki?" Günde birkaç saat tv'nin izlendiği, iletişimin azaldığı, internetin insan yaşamında yer ettiği bir zaman diliminde zihnini yoran, vakit alan bir eylemi/okumayı niçin gerçekleştirsin.
Unutmayın kitap okumak acıdır fakat meyvesi tatlıdır
SOL AYAĞIM
Modern çağın başyapıtlarından biri /Ön Kapak
Christy Brown doğuştan beyin felci kurbanıydı. Anacak bu talihsiz küçük bebek İrlanda edebiyatının devleri arasında yerini alacak bir yazarın muhteşem hayal gücüne ve duyarlı zekasına sahipti.
Bu, Christy Brown'ın kendi öyküsüdür. Brown çocuğunda okumayı, yazmayı, resim yapmayı ve nihayet daktilo kullanmayı öğrenmek için verdiği mücadeleyi ve bütün bunları sol ayağını kullanarak nasıl yaptığını anlatıyor.
Arka Kapak Yazısı
Sol Ayağım kitabını ilk elime aldığımda, daha öncesinden bir bilgi sahibi değildim. Çocukluk zamanlarımda da karşılaşmadım ya da karşılaşmış okumuşsam herhangi bir iz hatırlamıyorum o dönemden. Kitabı ilk elime aldığımda sol ayağım sözcüğünden, sol ayağının problemli olduğu birinin hikayesinin anlatılacağını düşünmüştüm ve kitabın başında "ANNEME" sözcüğü bana çok bir çağrışım yapmamıştı taki kitabı bitirip başa döndüğümde o sözcüğün ne anlamlara geldiğini derin derin düşündüm.
KARGAYA ŞARKI /Mehmet GÜLER
Yaşlı bir kargaydı…Gece kadar karaydı. o yüzden "Gecekarası" adını vermişlerdi ona… Kendine "Gecekarası" dendiği zaman üzülmüştü. Bu addan kurtulmak için beyazlaşmayı düşündü. Gidip ırmaklara, göllere, denizlere attı kendini. Her yıkandığı sudan daha beyaz çıkacağını umut etti. Yıkanma işi biter bitmez suyun aynasında kendini merakla, heyecanla seyretti. Aklanacağı yerde cilalanmış gibi daha bir parlaklaştı. Dolayısıyla daha bir karardı; yağlı, cilali zifiri karanlığa kesti….
Arka Kapak Yazısı
Kitabın arkasına kitabın içinden bir bölüm koymuşlar, iyide yapmışlar. Mehmet Güler'in akıcı dilinden damlalar. Mehmet Güler Kargaya Şarkı kitabını 2007'de yazmış. Yazar daha önce de çocuklar ve yetişkinler için kitaplar yazmış. Ben Mehmet Güler'i bu kitabıyla tanıdım. Diğer kitaplarını bilmem. Düşündüğüm ve hayalini kurduğum çocuk kitaplarına örnek olabilecek bir kitap çalışması olmuş. Yazara buradan içten teşekkür ederim.