Kategoriler
OKUMA KÜLTÜRÜ SAHAFÇI'NIN GÜNLÜĞÜ

BİR SAHAFÇININ GÜNLÜĞÜ 2

Ellerinde poşetlerle girerdi insanlar sahafçı dükkanına, biraz tedirgin bakışlar taşırlardı ve kitaplarını satmanın hüznünü. Kendi kitaplarını satmak ağır gelirdi insanlara, poşetten kitapları çıkarırken elleri titrer ve masaya bıraktığı kitaplarında bakışları kalırdı. Babalarının veya başlalarının kitaplarını satanlar daha rahattı çünkü onların masaya bıraktıkları kitaplarla bir bağları olmazdı. Ben bu bağı küçük yaşımda hissederdim. Elleri titreyerek kitapları koyan insanların hüznünü hissederdim. Bir taraftan dükkana yeni kitapların gelmesi sevindirirdi beni diğer taraftan kitaplarını satanların bakışları üzerdi. Tabi hangi durum, hangi yokluk onlara kitaplarını sattırıyordu bilmiyordum. Bu bağı amcamda hissederdi. Kendi kitaplarını satan bir insanın kitaplarını fiyatlandırmak zor bir durumdu. Amcamın fiyat söylerken sesi titrerdi, bilirdi ki o kitaplarla o insanın bağı var ve o bağı fiyatlandırmak mümkün değildir. Fakat hayat bir şekilde kendi yatağında aktığı için bir şey söylenmeliydi. Ben işi öğrendikten sonra daha çok bu işi bana bıraktı amcam. Ben amcama göre daha vicdansızdım veya küçük olduğum için çok anlamadığım için kaldırabileceğim bir durumdu sanırım. Amcamın en sevmediği şey dükkana gelen kitapları fiyatlandırmaktı. Her zaman geniş alnı kırışır, zorlanırdı. Eğer başkasının kitaplarını satıyorsa karşımızdaki, biraz daha işimiz kolaylardı. Kitaptan anlamayan birine fiyat söylemek rahattı. Çoğunlukla söylediğimiz rakamlar memnun edici olmazdı. Hep keşke olsa da fazlasını ödeyebilsek, demişimdir. 

Zamanla dükkana gelen insanların poşetlerinden neler çıkabileceği tecrübesini kazanıyorsun eğer sahafçı çırağıysan. Dedim ya kitap satmak isteyen insanların çantalarından ne tür kitap çıkacağını yalnız Allah bilir. Biz ise ancak tahmin edebiliyorduk karşımızakinin giyminden, konuşmasından ne tür kitaplar getirdiğini.

Dükkana kitap almaya, satmaya gelen insanlara mutlaka çay teklif ederdi amcam, çayımızda genelde hazır olurdu.

İlk yıllarımda en sevdiğim şeylerden biride dergi ve çizgi romanlardı. İlk çizgi romanlarda dükkanda tanıştım. Teksas'lar, Tom Miks'ler, Kızılmaske, Kaptan Swing, Örümcek Adam, Süpermen, Mister No, Conan vs. Kitapları aldıktan sonra içinde çizgi romanlar varsa okumak için onları hemen zulaya kaldırırdım ki, ben okumadan satılmasın diye. Bazen tam macera olurdu çizgi romanlar, özel sayılardı bunlar. Tam maceraların sayfaları çok olurdu, okumaktan çok zevk alırdım bunları çünkü yarım bırakılmazdı macera tamamlanırdı. Eğer tam macera değilse üzerinde numaralar olurdu, serilerin bu çizgi romanların en nefret ettiğim sayfası son sayfaydı. Son sayfaya gelmek istemezdim hiç geldiğimde hiç hazzetmediğim iki sözcükle karşılaşırdım "Macera Devam Edecek…" bu sözcükleri okurken o macerayı yarım bırakana, o sözcükleri yazana güzellemeler söylerdim içimden. Zamanla tutkuya dönüştü çizgi roman okumalarım. Okurken çizgilerin ve kelimelerin içinde adeta kaybolurdum. Onlarla ağlar onlarla gülerdim. Ama o zamalar içten içe hissettiğim şey ise; çoğunun yerli olmamasıydı. tek tek yerli çizgi roman gelirdi. Malkoçoğlu vs. Öyle bir tutkuya dönüştü ki bende dükkana gelen çizgi romanları hemen okurdum ve arkasından daha oku daha oku diye içimdeki sese kulak verirdim. O zamanlar evden dükkana inerken postanenin orada çizgi romancılar ve kartpostalcılar olurdu. Ya da her iki işi bir arada yapanlar. Orada çizgi romanlarımı değiş-tokuş ederdim. Bir verir, bir alırdım üzerine 1 tl ya da iki verir bir alırdım. Sahafçılık hayatımda beni etkileyen en önemli türlerden biride böylelikle çizgi romanlar oldu, hayal kurmayı ve gerçekliğin ötesine geçip farklı diyarlara yolculuklar yapabilmemi sağladı. Masal, halk hikayelerimiz ve  menkıblerimizin,cenknamelerimizin küsüp bizden ayrıldığında oluşan boşluğu çizgi romanlarla doldurmuştum. Emsalsiz bir hayal gücü verdi bana çizgi romanlar, pratik hareket edebilmeyi, olaylara farklı bakabilmeyi, öğrettti. İnsalar yürürken uçmayı, koşarken uzaya gitmeyi öğretti. Bir şeyin istenirse mutlaka başarılı olabileceğini öğretti ve hiçbir şeyin imkansız olmadığını verdi. Soralım şimdi günümüzde bir çocuğun içindeki sonsuz merak duygusunu ve sonsuz hayal gücünü tetikleyecek ne var.

Bir süre çizgi romanların etkisi altında kaldım. Dükkana gelen çizgi romanlarla yetinmedim. Peşine düştüm farklı yerlerde, ulaştığımı okudum. Çizgi romanların etkisi altında kalmak bana başka kapılar açtı. Bu kapılardan en önemlisi dergilerdi. O zamanlar çocuktum tabi dergi deyince çocuk dergileriydi kastettiğim daha çok. Tercüman Çocuk, Türkiye Çocuk, Milliyet Çocuk bunlardan beşi onu birleştirilmiş cilt cilt kalın dergi-kitap diyebileceğim dergiler vardı dükkandan. Çizgi roman tutkum, merakım beni onlara fırlattı. Okudum onları her sayısını daha da okumak istedim ve okul zamanı dükkana gitmediğim zamanlarda Kacaoğlan Halk Kütüphanesinde buldum kendimi, çocuk bölümünde yüzlercesi vardı. Dükkana inerken ya da okuldan çıktığımda soluğu kütüphanede alırdım. Bir çocuğun okuma hayatında çizgi romanların ve çocuk dergilerinin ne kadar önemli bir unsur olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. İyi ki tanımışım çizgi romanları ve dergileri.

Amcam çizgi romanları kitaptan saymazdı. O önemli kitaplar okumamı isterdi. Bense onun yanında pek çizgi roman okuyamazdım. Amcamın varlığı etkilerdi beni. O yaşlarda amcamın neler okumam gerektiğini sezerdim. Elime Cahit Zarifoğlu'nun Sezai Karakoç'un, Erol Güngör vs kim varsa onun kitabını alır okurdum. Anlamasamda o kitaplardan o yaşta pek bi şeyler karıştırırdım. Her gün ikindiden sonra yine meclis kurulurdu. Arkadaşları gelen otururdu, boşta sandalyemiz kalmamışsa kitapları üst üste koyardık bunlar ders kitaplarıydı.Kalın ve soğuk kitaplardı. Onların üstüne oturulurdu.  İslamcılar, Büyük Doğucular, Ülkücüler, kanı hızlı akan delikanlılar kim varsa artık, amcam kimiyle önceden tanışıyordu kimi ile dükkan vasıtası ile tanışmıştı. Mevzu neyse herkes kırmadan, dökmeden konuşurdu, tartışmadan ziyada istişareydi bu konuşmalar, itirazlar söylenir, itirazlara itirazlar söylenir, çaylar karıştırılırdı. Çayları tazelerdim, insanlar konuşurken yüzlerini seyrederdim. Demlediğimiz bir tutam çay herkese yeterdi. Gelenler bazen eli boş gelmezdi tarhana, fıstık ne olursa artık. Bazen bu meclisi bir müşteri  bölerdi. Kitap satmaya gelen biri sustururdu o insanları o zamanlar ben ilgilenirdim. Kitapları seçer amcamın önüne koyardım. Müşteri gittikten sonra kalınan yerden devam ederdi.

Amcam çizgi romanları ve dergileri pek kitaptan saymazdı. Dergiler derken benim okumak istediğim dergilerden bahsediyorum. Yoksa yeni çıkan bir dergiyi amcam mutlaka gözden geçirirdi. Ya kendisi alırdı, ya da arkadaşları getirirdi, Hangi yazılar var kimler yazmış, bazen bu bizden biri, derlerdi. Çok anlamazdım bizden biri ile neyi kastettiklerini. Bu durumda çizgi romanları ve dergileri koruma altına almam gerekiyordu. Dükkanın yanında ufak bir dükkan daha vardı. Orayı depo olarak kullanırdık. Yeni çizgi romanlar ve dergiler geldiğinde onları oraya götürür tek tek inceler, yere sererdim. Sıralı olanları üst üste koyardım ki "Macera Devam Edecek" sözünü çürütmek için.

Öğle yemeğinden sonra misafirimiz yoksa amcam mutlaka Kur'an okurdu. Ortaboy bir Kur'an'ı Kerim'i vardı. Bir saat okurdu çoğu zaman. Abdessiz durduğunu hiç görmedim. Beyaz bir mendili vardı. Abdest aldıktan sonra koltuğunun arkasına kuruması için sererdi.

Düşünceleri ile yaşamı arsında bir makas yoktu. düşüncelerini tatbikata döken ve ödün vermeyen tanıdığım çok az insandan biri oldu amcam.

Dükkana gelen her kitabın bir geçmişinin olduğunu, hatıralar sakladığını ondan öğrendim ben. Yeni gelen kitapları incelerken daha önce okuyan birinin altını çizdiği satırları okur, varsa kitabın kenarlarına düşülmüş notlar onu inceler, okuyucunun iç dünyasını düşünürdü. Bunları yaparken geniş alnı kırışırdı.

Her zaman yaptığımız gibi akşam olduğunda dükkanı kapatırdık. Yürürdük amcamla postanenin yanından Batıpark'a doğru, arkadaşları varsa otururdu biraz orada yoksa dedemin evine kadar yürürdük.

 

Yazar Hulusi DEMİR

Kitapların içinden çıkan bir kahraman değildim ben, kitapların içine giren bir ayrıntıydım...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.