Demiryolu Çocukları Londra’nın zengin bir semtinde oturan Roberta, Peter ve Phyllis çok mutlu bir yaşam sürüyorlardı. Ancak ailelerinin başına gelen bir şanssızlık sonucu büyük şehirdeki hayatlarına veda etmek zorunda kaldılar. Babaları uzun bir süreliğine uzaklara gidince, çocuklar anneleriyle birlikte küçük bir köye taşındılar. Köyde yaşamanın bazı zorlukları vardı ve başlangıçta çok şaşırtıcı şeyler gördüler. Ancak zamanla yeni dostlar edinince, köy hayatının da çok eğlenceli ve hatta maceralı olabileceği ortaya çıktı. |
||
|
||
Çevirmen | : | Fügen Yavuz |
|
||
Orijinal Adı | : | The Railway Children |
|
||
Yılı | : | 2010 |
|
||
ISBN | : | 9789944887618 |
|
||
Genişlik | : | 13 |
|
||
Yükseklik | : | 19,5 |
|
||
Sayfa Sayısı | : | 216 |
DÜNYA ÇOCUK EDEBİYATI /KÖK ESERLER 2 / ÇALINAN TAÇ
Çalınan Taç (Prens ile Dilenci) hikâyesi 16. yüzyılda, bir sonbahar günü, İngiltere’nin Londra kentinde başlar. Sefil mi sefil buz gibi bir evde fakir bir ailenin istenmeyen çocuğu Tom Canty dünyaya gelir. Onunla aynı anda İngiltere’nin en zengin ailesinin de bir çocuğu olur. Ülkede herkesin aylardır heyecanla beklediği ve bir gün kral olarak taç giyip tahta çıkacak olan Edward Tudor’dur bu çocuk. Zavallı Tom her gün açlıkla savaşıp dilenmesi için sokaklara salınırken, Galler’in genç prensi Edward görevleri yalnızca ona bakmak olan bir hizmetkâr ordusuyla yaşamaktadır. Günün birinde bu iki çocuk karşılaşır. Çocuklar sırf eğlence olsun diye giysilerini değiş tokuş ederler ve heyecanlı bir macera başlar.
Çalınan Taç (Prens ile Dilenci) Mark Twain’in çocuklar için yazdığı tek romandır. Ancak bu sözlerden çocuksu bir dille yazıldığı ya da yalnızca çocuklara göre yazılmış bir eser olduğu sonucu çıkarılmamalıdır. Tam tersine bu roman pek çok alanda çığır açmış bir eserdir.
Çevirmen | : | Yasemin Akbaş |
|
||
Orijinal Adı | : | The Prince and the Pauper |
|
||
Yılı | : | 2011 |
|
||
ISBN | : | 9786053601760 |
|
||
Genişlik | : | 13 |
|
||
Yükseklik | : | 19,5 |
|
||
Sayfa Sayısı | : | 280 |
DEYİMLER ve ÖYKÜLERİ 1/ SELİM GÜNDÜZALP
Türkçe'nin deyimler yönüyle zengin bir hazineye sahip olduğu şüphesizdir. Hepimiz konuşmalarımızda ve yazılarımızda bu hazineden faydalanırız ama çoğumuz, kulllandığımz deyimlerin kaynağından habersiz olduğu da bir gerçek. Bunun en önde gelen sebeplerinden biri bu deyimlerin ilk kullanıldığı durum ve olayların öykülerine ulaşabileceğimiz derli toplu bir çalışmanın hali hazırda bulunmayışıdır. işte Deyimler ve Öyküler dizisi bu sahadaki eksikliği gidermek amacıyla hazırlandı…
Arka Kapak Yazısı
Arka kapakta belirtildiği gibi bu alandaki ciddi bir boşluğu bu seri doldurmaktadır. Uzun yıllar bu boşluğun bir şekilde farklı çalışmalarla doldurulmasını bekledim. Öğrencilerime kitap seçimi yapmak için kitabevine gittiğimde bu seri ile karşılaştım. Seri 7 kitaptan oluşmaktadır. Zaman buldukça diğerleri ile ilgili kanaatlarımı burada paylaşmayı düşünüyorum.
Kitap ince olmasına rağman 60 70 deyim sığdırılmış olması içeriğin verimli ve dolu olduğunu göstermekte…Yazar deyimleri öykülendirirken kısa tutmuş bu küçük yaş grup öğrencileri için bir avantaj. Kitabı okurken sıkılmamalarını sağlamaktadır. Deyimler A harfinden Z harfine alfabetik olarak sıralanmış. Her deyim kendi içerisinde çıkış kaynağına uygun /anlamına uygun/gönderilerine uygun kısa öykülerle kitapta yer bulmuş. Deyim başlıklarının üstü deyimin anlamına uygun resimlendirilmiş. Bu öğrenciler tarafından cezbedici bir yöndür.
ÇOCUK ve KİTAP 3 / OKUMAYA KARŞI DİRENÇLİ ÇOCUKLAR
Birkaç yıldan beri, çalıştığım okulda öğrencilerime seri şekilde kitaplar okutuyorum. Bu süreçte bir takım gözlemlerim oluştu. Bu gözlemlerimden biri de "okumaya karşı dirençli çocuklar" Bu çocuklar etrafımızda her zaman bulunuyor. Bu dirençli çocukların kitap okumaya karşı birkaç kilasik davranışları var. Bunlardan biri; ne tür kitap verirseniz verin şu cümleyle karşılaşırsınız "Hocam çok sıkıcı!" aslında bu cevap şu anlama geliyor. "Hocam kitap okumak çok sıkıcı" ve bunu anne babalarına ve öğertmenlerine karşı KOZ olarak bilinçli şekilde kullanıyorlar. Bu cevapla öğretmenlerinin okuma konusunda üzerlerinde oluşturacağı baskıyı azaltıyorlar. Veya savunma mekanizması olarak yüklemeyi seçilen kitaba vererek. Öğretmenin kitap seçme konusunda "yetersiz" imasını hissettiriyorlar.
Okumaya devam et “ÇOCUK ve KİTAP 3 / OKUMAYA KARŞI DİRENÇLİ ÇOCUKLAR”
GÜMÜŞ KANAT / CAHİT UÇUK
Minicik yüreklerin, sevgiye ve umuda en çok ihtiyaç duydukları zamanda ortaya çıkar Gümüş Kanat. O, kaybolmayan ümitlerin, hayallerin, ideallerin, günden güne çoğalan sevginin sembolüdür. Küçük yaşta hayatın acı yüzüyle tanışan Kemal; bütün zorlukları sevgi, gayret ve dostluğun en çok da Gümüş Kanat'ın yardımıyla aşar. Onun ardında kara günlerden mavi hayalleri yükselir. Acıları biter güzelliklere kavuşur.
Yazarın akıcı, sade ve sevgi dolu kaleminden Gümüş Kanat'ı tanımaya ne dersiniz?..
Arka Kapak Yazısı
Çocukluk yıllarımda Cahit Uçuk'un kitaplarını görmüşsemde fark edememişim. Çocukluğumda okuyamadım/okumadığım bir kitabı Gümüş Kanat. İlk defa, öğrencilerime ne okutayım diye araştırma yaparken karşılaştığım kitaplardan biri.
Bir ailenin maddi olarak dramatik çöküşü üzerine kurgulanmış, Kemal ise o ailede mutlu bir çocuk idi. Mutlu bir çocuktu diyorum çünkü babası elini matbaa makinasına kaptırır, çalışamaz olur Kemal'in mutluluğu değişen şartlar sonucunda biter. Annesi çalışmaya başlar. Bu mutluğu yazar ilk bölüme adını vererek gösterir "Güzel Günler" arkasından "Alın Yazısı" bölümünde değişen şartları ortaya koyar. Babanın eli ezilmiştir ve evin reisi olan adam "Celil" artık yardıma muhtaç biridir ve kendisini değersiz hisseder. Anne evin işlerinin yanında bir işe girer (Günümüzde böyle fedakar kadınlar azaldı sanırım sadece kadınlar değil evine düşkün evine sahip çıkan erkeklerde azaldı sanırım)
Kitaba ismini veren Gümüş Kanat'lı Kuş babasının kurtardığı ve iyi olana kadar Kemal'in baktığı kuş çöken bir çocuğun psikolojik travmasına iyi gelir, Kemal'le kuş konuşur.
ÇANAKKALE / CENNET KAPISI -YUSUF DURSUN-
Bu hafta öğrencilerimle birlikte Cennet Kapısı kitabını okudum. Yaklaşık 120 öğrencim var. Bu hafta bu kitaptan sınav yapıcam öğrencilerimi, bakalım ne kadarı, ne kadar okumuş göreceğiz.
Kitabın gözüme çarpan olumlu ve dikkat çekici yönlerine değinmek istiyorum. Önce olumlu yönlerden başlayayım. 5. 6. 7. 8. sınıf öğrencilerinin rahatlıkla okuyacağı bir kitap. Yazar dili fazla zorlamamış, anlatımı akıcı. İçerisinde olumsuz durumlar yok. Öğretmen arkadaşlar okutursa herhangi bir sıkıntı ile karşılaşmazlar.
Genelde öğrencilerim kitabı beğendiler. Bu yönüyle çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak ve Çanakkale Savaşı'yla ilgili bilgilendirmek için okutulmaya değer bir kitap. Bir kitabı okurken öğrencilerin sıkılmaması ve kitabın içine yani olay akışına kendilerini kaptırmaları gerekiyor. Kitap bunları sağlamış.
OSMAN AKKUŞAK’IN ÇOCUK EDEBİYATINDAKİ HAMLIĞI
Osman Bey'i şahsen tanımam, yazılarını ise denk geldikçe okurum. Bu okuma isteğim sanırım Yeni Şafak gazetesinin eski okuyucularından olmamdır. Gazetenin internet sitesini şöyle bir karıştırırken Osman Bey'in Gülten Dayıoğlu ile ilgili yazısıyla karşılaştım.
Osman Akkuşak'ın Gülten Dayıoğlu Yazısı
Çok şaşırdığımı söyleyebilirim. Benim öğrencilerime okuttuğumda fiyasko yaşadığım Gülten Dayıoğlu'nun çocuk edebiyatı yönünü/kitaplarını yazar yere göge sığdıramıyor. Aceba Osman Bey başlığı yanlış mı atmış diye kendime sormadım diyemem.
Okumaya devam et “OSMAN AKKUŞAK’IN ÇOCUK EDEBİYATINDAKİ HAMLIĞI”
ŞEKER PORTAKALI/JOSE MAURO VASCONCELOS
Kimseden hiçbir şey beklemiyorum, böylece hayal kırıklığına da uğramamış olurum.
Şeker Portakalı
Şeker Portakalı tüm zamanların en iyi çocuk kitaplarından biri diyebiliriz. Sadece çocukların okuyabileceği bir kitapta değil bilakis yetişkinlerin ve ebeynlerin okuyacağı bir kitaptır. Eveynlere bazen doğru gelen davranışlar ya da çocuğuna bilinçsizce yaklaşımların çocukta ne gibi dalgalanmalar, ruhi çöküntüler bırakacağını gösteren bir kitaptır.
Kitap aslında yazarın başından geçen özyaşam öyküsü diyebileceğimiz bir kitap. Fakat yazar otobiyografi olmaktan çıkarmış, hatıralarını bir bütünlük ve olay akışı içerisinde vermiş bu da kitabın özyaşam öyküsü olmasının yanında roman olduğunu bizlere göstermektedir.
Zeze'nin anlaşılmaz davranışları onun katlanılması zor bir çocuk haline getirmiş. Evde, mahallede her problemli durumun bir parçasıdır Zeze. Niçin zor bir çocuk olduğunu kitabı okudukça anlıyoruz. Aslında yaptığı davranışlarının kökeninde nedenlerinin yattığını seziyoruz
SOL AYAĞIM
Modern çağın başyapıtlarından biri /Ön Kapak
Christy Brown doğuştan beyin felci kurbanıydı. Anacak bu talihsiz küçük bebek İrlanda edebiyatının devleri arasında yerini alacak bir yazarın muhteşem hayal gücüne ve duyarlı zekasına sahipti.
Bu, Christy Brown'ın kendi öyküsüdür. Brown çocuğunda okumayı, yazmayı, resim yapmayı ve nihayet daktilo kullanmayı öğrenmek için verdiği mücadeleyi ve bütün bunları sol ayağını kullanarak nasıl yaptığını anlatıyor.
Arka Kapak Yazısı
Sol Ayağım kitabını ilk elime aldığımda, daha öncesinden bir bilgi sahibi değildim. Çocukluk zamanlarımda da karşılaşmadım ya da karşılaşmış okumuşsam herhangi bir iz hatırlamıyorum o dönemden. Kitabı ilk elime aldığımda sol ayağım sözcüğünden, sol ayağının problemli olduğu birinin hikayesinin anlatılacağını düşünmüştüm ve kitabın başında "ANNEME" sözcüğü bana çok bir çağrışım yapmamıştı taki kitabı bitirip başa döndüğümde o sözcüğün ne anlamlara geldiğini derin derin düşündüm.
OTANİ KÖYÜ / Dr. İlker SALMAN
Bizim Jules Verne'miz vardı. Çocukken dünyanın merkezine gidip gelmiştik onla, aya yolculuk yapmış, dünyanın merkezine seyahat etmiştik. Denizin altında 20.000 fersah yol almıştık.ilginç gelmişti. Jules Abi nerden buluyor bu konuları demiştik, bizde neden yok böyle kitaplar ya demiştik hatta hayretler içinde kalmıştık. Jules Abinin kitaplarını devalarca okumuştuk. Kitapları biizi düşlere sokmuştu. Aklımızı allah bullak etmişti Jules Verne.Böyle şeyler olabilir mi demiştik. Ama oldu. bilim kurgu kitaplarının özelliğide düş kurmaları insanoğluna düşsel ütopya gelecekler kurması.
Bazı öğrenciler vardır. Bakınca bilim adamı dersiniz. Her şeyi sorarlar, meraklıdırlar. Bir mekanik aletin işleyişini, uzay boşluklarını, hidrojen, nidrojen… ilgilerini çeker. Bitmez tükenmez meraklarını parlatırlar. Her sınıftan birkaç tane çıkar böyle öğrenci. Bu tür öğrencilerin ilgi alanlarına göre kitap derseniz OTANİ KÖYÜ.